25 Kasım 2018 Pazar

DEPRESYON VE TEDAVİSİ

MEVSİM SONBAHAR, BEN YİNE DEPRESYON’DAYIM…
HAVA TAM DEPRESYON HAVASI…
GALİBA DEPRESYONA GİRİYORUM…
Zaman zaman birçoğunuzun kullandığı cümleler olmalı.
• Peki gerçekten depresyon söylediğimiz kadar basit bir rahatsızlık mı?
• Ya da depresyona canımız istediği zaman girebiliyor muyuz,canımız istediği zaman çıkabiliyor muyuz ? 
• Nasıl bir ruhsal rahatsızlık depresyon?
Ne demek “depresyon?”  
Bildiğimiz anlamının dışında grçekten bir depresyon hastası mısınız,yoksa zaman zaman yaşadığınız dönemsel bir çöküntü hali mi ? 
Eğer öyleyse bunun da bir sebebi olmalı ?
Bu sebepleri çözümleyemezsek ilerde “depresyon” adayı olabilirsiniz veya hafif düzey depresyon hastası iseniz ve bunu önemsemeyip dönem dönem iyi halinizi de baz alarak ilerlediğinizde,”Ben kötü değilim,Bugün daha iyiyim,Geldi geçti İşte… gibi cümle kalıplarıyla geçiştirdiğinizde; olayları,duyguları çözümleyemediğinizde sonraki süreçlerde sizin için daha ağır tablolarda seyredebilir. Bu nedenle destek almayı ertelemeyin,duygularınızı bastırmayın,kendim hallederim diyerek ötelemeyin… Çünkü “Ruh sağlığı” çok önemli bir olgu. Her şeyin başı. Bedensel birçok hastalığın zemini. Unutmayın !!!
Konumuz olan Depresyon’a geri dönecek olursak;Nedir Depresyon yani Depresif Duygu Durum Bozukluğu ?
Bugün çoğu insan gün içerisinde yaşadığı bazı olaylar sonucunda kendisini yalnız, bunalmış,sıkıntılı,üzüntülü hissedebilir.Bazı durumlarda yaptığınız işlerden zevk alamamaya başlarsınız.Günümüzde de birçoğumuz“Bugün depresifim, Galiba depresyona girdim.”gibi cümleler kurmaktadır ve gün geçtikçe de bu sayı artmakta.
Ancak unutulmamalıdır ki depresyonun önemli özelliklerinden birisi süreğen olmasıdır.”Bugün depresyondayım” diyen bir kişi için depresyon tanısı koymak doğru değildir.Yaşadığımız olaylar bizler de depresif duygular oluşturabilir ancak depresyon tanısı koyabilmek için kişi en az iki hafta boyunca depresif belirtiler göstermelidir.Depresifbelirtiler öncesi yani kişi kendisini mutsuz,umutsuz,çaresiz hissetmeden önce yaşama,kendi bireyselliğine ve çevresine dair birçok plan oluşturmuş,belkide bunların bazılarını yaşama geçirmeye başlamış olabilir.Ancak kişinin bu planlarını engelleyen bir durum oluştuğunda ya da herhangi bir başarısızlıkla karşılaşıldığında ya da hayatında önemli bir yere sahip kişinin kaybı sonucunda kişi depresif belirtiler göstermeye başlayabilir ve bu durum süreğen bir hal alabilir.
Nedir bu depresif belirtiler ?

Yani bir kişinin depresyonda olduğu nasıl anlaşılır?
-Depresyon duygu durumu olan kişi sosyal ve iş yaşamındaki rollerini işlevsel olarak sürdürmekte zorluk çeker,
-Gün içerisinde yapılan basit aktiviteler bile artık dayanılmaz bir hal almaya başlar,
-Karamsarlık hissi,motivasyonda azalma,ağlama isteği,özsaygı da azalma,hayatın anlamsız bir hal aldığı düşünceleri oluşabilir,
-Hatayı kendinde arama,
-Konsatransyon bozukluğu, dikkat eksikliği,
-Cinsel istekte azalma,
-Aşırı uyku ya da uyuyamama,
-Yalnızlık hissi,üzüntü,keder,çaresizlik ve mutsuzluk durumları ile karşılaşılabilir.
Her gün gittiğiniz işinize artık gitmek istemeyebilir, günlük olarak sürekli yaptığınız işler  artık içinden çıkılmaz bir hal almaya başlayabilir.Mesleki işlevselliğinizi kaybetmeye başlayabilir,yaşama sebebinizi bile anlamsız bulabilirsiniz.Kimsenin sizi anlamadığını düşünebilir,kendinizi eve kapatabilir,sürekli olarak ağlamak isteyebilirsiniz.
Bahsettiğimiz gibi bu belirtilerin en az ikisinin iki hafta içinde süreğen biçimde olması depresyonda olduğumuz anlamına gelir. Bazen sadece depresyon duygu durumunu yaşamıyor olabilir,depresyonun eşlik ettiği farklı sorunlarda yaşıyor olabilirsiniz.
Ancak dikkat edilmesi gereken önemli nokta bunun bir son olmadığıdır.
Yaşadığınız sorunlar artık sizin içinde içinden çıkılmaz bir hal almaya başladıysa yapılandırılmış bir psikoterapi etkili bir çözüm yolu olabilir. Sizlerin ruh sağlığı bizler için oldukça önem taşıdığından,size uygun doğru bir tedavi yöntemi belirlenmektedir.Çünkü psikoterapi içerisinde kişinin bireyselliğine uygun bir yol izlenmelidir.
Kendinizi gerçekten bunalmış,yalnız,çökkün;artıkyaptığınızişlerden zevk alamaz halde düşünüyorsanız, psikolojik bir destek almanız faydalı olacaktır.Çünkü depresyon bir süreçtir.Sabah uyandığınızda depresyona girmediniz.Bu bir süreç ve hayatınızda sizi buraya iten b

4 Kasım 2018 Pazar

ÇOCUKLARDA TIRNAK YEME DAVRANIŞI ÇOCUK PSİKOLOJİSİ

ÇOCUKLARDA TIRNAK YEME DAVRANIŞI
ÇOCUK PSİKOLOJİSİ
ÇEK O ELİNİ AĞZNDAN !!!
Pek çok anne ve babaya tanıdık gelen bir söylem olmalı. Özellikle çocuğunuzun tırnakları ile içli dışlı bir ilişkisi varsa…
Peki, hiç düşündünüz mü; çocuğunuz neden tırnak yiyor olabilir? Üstelik her seferinde uyarmanıza rağmen… Belki de cevap sorunun içindedir. Nasıl yani dediğinizi duyar gibiyim?
Belki de çocuğunuz ile iletişime geçtiğiniz an, sadece tırnak yeme anı vardır.
Çocukların dünyası basittir. Yalnızca anlaşılmak, sevilmek ve güvende hissetmek isterler. Bazı küçük yaramazlıkları bile sizinle iletişimin bir yolu olarak görürler. “Siz çocuğunuza kızıyor olsanız dahi.” Bu çok acı bir tablo.
Gelelim tırnak yeme konusuna;
Tüm çabalarınıza, ısrarlarınıza, cezalarınıza hatta ödüllerinize rağmen çocuğunuz tırnak yemeye devam mı ediyor?
Öncelikle ilk olarak şunu belirtmek isterim; eğer çocuğunuz 2 yaş ve öncesi ise ve tırnağını ya da parmağını emme davranışını gösteriyorsa panik olmaya veya çocuğunuzun üzerinde baskı kurmaya çalışmayın. Çünkü bu davranış, emme dönemindeki eksikliği giderici bir davranıştır.
Eğer emme döneminde sonraki döneme denk gelen bir tırnak yeme davranışı var ise, bu güven yoksunluğunun dışa vurumu olarak nitelendirilmektedir. Bu dönemde, ebeveynlerin baskıcı tutum ve davranışları, çocuğun elini sürekli olarak ağzına götürmesine neden olur.

Tırnak Yiyen Çocuğa Nasıl Yaklaşılmalıdır?

Tırnak yeme davranışı, çocuğun ruhsal dünyasındaki bir çatışmanın dışa vurumu olabilir. Eğer bu dönemde çocuk ebeveyni tarafından eli bantlanarak, tırnaklarına acı oje sürülerek, ellerine acı biberler sürülerek engellenmeye çalışılırsa, çocuk üzerinde kurulan bu baskı ruhsal bir kaygıya, travmatik bir anıya dönüşebilir. Çocuk bu durum karşında tırnak yeme davranışına ara verse bile, bir süre sonra yeniden ortaya çıkar.
Bu nedenle önemli olan;
Çocuğun ruhsal dünyasında var olan problemi çözmek, onu anlamaya çalışmaktır. Çocuğunuzu anlamaya çalışırken ki ilk adım;
1-Çocuk duygularını ifade etmede zorluk çekiyor olabilir. Baskı altında hisseden çocuk duygularını ifade etmede zorluk çeker ve bunun sonucu olarak da tırnak yeme davranışı ortaya çıkar. Çocuğunuzu gözlemlediğinizde, tırnak yeme davranışı eğer çekingen bir şekilde kendisini gösteriyor ise kendisini güvensiz hissediyor olabilir. Bu durumda dikkat edilmesi gereken nokta, çocuğun yanında olan yetişkinin veya anne-babasının onunla konuşurken ki ses tonu, hitap şekli çocuğun benliğine zarar verici şekilde olmamalıdır.
2-Çocuk ile anne arasındaki bağlanma probleminin bir sonucu olabilir. Çocuk, annesinin onu sevdiğine güvenmeli ve aralarında bir sevgi bağı olmalıdır. Çocuk anne tarafından sevgi ihtiyacının karşılanmasını istediği zamanlarda reddedilmemelidir.

Çocuk bulunduğu sosyal ortamda kendi gibi olabiliyor, bir işi yapabildiğini fark ediyor, yetişkinlerden tarafından eleştirilmediğini onaylandığını hissediyor ise tırnak yeme davranışını kendiliğinden bırakacaktır.


UZMAN KLİNİK PSİKOLOG
Edagül DURSUN