22 Ekim 2020 Perşembe

Cinsellik hayatın her alanında,Eğitimi gizli saklı !

Cinsellik hayatın her alanında,

Eğitimi gizli saklı !

Aslında herkesin çok şey bildiği ama kimsenin konuşmadığı o meşhur konu “CİNSELLİK”

Herkesin çok şey bildiği derken aslında mübalağ yapmıyorum.Çünkü çocuk yaşlarda öğrenilen bir konu.(belirtmek gerekir ki yetişkin ve çocuk cinselliği birbirlerinden farklidirlar.Burada bahsi geçen,herkesin hakkında bir şeyler bildiği ama konuşmaktan korktuğu,yetişkin cinselliğidir.)

Önemli olan bildikleriniz;yani bildiğinizi sandiklariniz cinsellik ile ilgili.

Cinsellik mahremiyet içeren bir konu olduğu için,konuşulması yasaklanmıştır.

“Kim tarafından?”Bu da önemli bir soru işareti aslında.

Asıl önemli  olan da kimin yasakladigindan çok,bir sürü hurefelerle donatılması...Çocuk yaşta zihinlere cinsellik ile ilgili mitlerin yerleştirilmesi...Bir örnek verecek olursak;”kızlık zarı yırtılması”gibi.Gerçekten yırtılan bir zar mı var yoksa orası zaten delik bir alan mı ?

Bu hurafeler,mitler  o kadar yerleşmiş ki artık gerçekmiş gibi algılamakta,inanilmakta ve dolayısıyla kendisini gerçekleştirmektedir .

Şimdi aklınızdan geçen, cinsellik hakkında kafanızda soru işareti oluşturan ya da çocukken duyduğunuz veya bizzat söylenenler.Bunları tekrar geçirin zihninizden.

Acaba hangileri hurafe ve mit, hangileri gerçek? 

Yanıtını belki henüz sizde bilmiyorsunuz.Bu çok normal ama yanıtı öğrenmekten kaçmayın! Cinsellik ile ilgili konuşmak sizi sapık yapmaz;bu algı hemen yıkılmaz ancak ve ancak cinsel eğitim ile yıkılır.Hem bireysel olarak herkesin geçmesi gereken cinsellik ile ilgili bir psiko-eğitim süreci hem de psikoloji alanı içerisinde olan herkesin alması gereken bir eğitim sürecini kapsar.

Çünkü cinsellik doğumla başlar ve ölüme kadar bizimledir.Hayatımızın her alanında olan bu konu hakkında ne kadar bilgi sahibi olursak sağlıklı ve mutlu bir yaşamın kapılarını o kadar açmış oluruz.

Bu yüzden sizi cinselliği konuşabilmeye ve kendinizi bu konuda tanıyabilmeye davet ediyorum.

Uzman Klinik Psikolog Edagul DURSUN

3 Mart 2020 Salı

ERGENLİK DÖNEMİ PSİKOLOJİSİ

ERGENLİK DÖNEMİ PSİKOLOJİSİ 
İnsan doğduğu andan itibaren hiç durmadan gelişir ve değişir. Bedenen ve ruhen sürekli olarak bir değişim içindedir. Bu gelişim ve değişim evrelerinin en önemlilerinden birisi de “ERGENLİK DÖNEMİ”dir.Yetişkinliğe ilk adım evresidir.
Latent (Gizil) dönemde gizlenen,örtülen,bastırılan duygular,düşünceler ergenlik döneminde tekrar gün yüzüne çıkar.Bu nedenle ergenlik dönemi için “kişinin kendisini tekrar fark etmesi”,”farkındalık”,”başkalaşma” veya ”yeniden uyanış” gibi tanımlamalar yapılabilir.Çünkü bu dönem yeniden doğuş gibidir.Kişi ne tam anlamıyla bir çocuktur ne de bir yetişkin.Kendi benliğini ve kişiliğini oluşturmaya çalışan bir erişkin adayıdır.Bu erişkin olma adaylığı sürecinde tıpkı bir yetişkin gibi tutum ve tavırlar sergiler,kendi kişiliğini ve kimliğini kabul ettirme çabasına girerken birçok çatışma yaşar. Ayrıca cinsiyet yetilerini kazandığı,toplum içerisindeki erişkin rolüne hem psikolojik hem de somatik olarak hazırlandığı bir evredir.Onun bu yoldaki ruhsal süreçlerini biliyor olmak,tam anlamıyla bir çocuk veya bir erişkin olmadığı kabul etmek ve anlayışlı bir tutum sergilemek bu  sürecin sağlıklı atlatılmasına  yardımcı olur.
Ergenlik dönemi her bireyin yaşadığı bir süreçtir. Ancak bireysel ve toplumsal farklılıklar bu sürecin kişi için nasıl yansıtıldığının belirleyicisi olmaktadır. Ayrıca ergen içinde bulunduğu çağa ayak uydurduğu için, buna uygun duygu,düşünce,tutum ve davranış içerisindedir.
Ergenlik Dönemi Yaş Aralığı Genel Olarak ; 12-21 yaş arası dönem olarak adlandırılır.Kızlarda bu yaş en erken 9 ;erkeklerde de 12 yaşından önce görülmemektedir.
Ergenlik döneminde psikolojik değişiklikler ile kendisini gösteren somatik belirtilerde yer almaktadır.
Nedir bu belirtiler ?
·       Bu dönemde vücut hızlı bir şekilde büyüme ve gelişme gösterir.
·       Hormonlar hızlı bir şekilde çalışmaya başlar.Bunun neticesinde de cinsel dürtüler ve zekanın kavrama yetisi gelişir.(Genç,1989)
·       Boy ve ağırlık artışı; kemik ve kas sisteminde gelişmeler meydana gelir.
·       Her iki cinste de yağ dokusunda artışlar meydana gelir.Bu durum kızlarda ergenlikten sonra da devam eder.
·       Vücutta kıllanmalar artar.


ERGENLİK DÖNEMİNİN RUHSAL VE SOSYAL SORUNLARI

Bu dönemde ergen tam anlamıyla bir yere ait olmadığının farkındadır.Ve bir yere ait olmak ister.Bedenen ve ruhen bir gruba dahil olmak ister.Kendi kimlik ve kişilik kazanımı sürecinde de birçok farklı gruba dahil olur ve çabuk karar değiştirebilir.
“Hep bir boşlukta olma hissi” ,”Ne istediğimi bilmiyorum ”cümleleri,”Hep uyumak isteği”,”Her şeye yeniden başlamak istemek, mutsuzluk,memnuniyetsiz olma,düşünmek istememe,uzaklaşmak isteme,eleştirme,kendisini ve ailesini beğenmeme,başkası gibi olma istekleri… Bu dönemde oldukça karşılaşılan durumlardır.
Örneğin ,ergenlik döneminde bulunan bir kızın söyledikleri şu şekilde olabiliyor : Kafamın içini bomboş hissediyorum.Hiçbir şey düşünmek istemiyorum.Ağlamak istiyorum.Kimseye güvenemiyorum.Çok mutsuzum.İlgiye,sevgiye ihtiyacım var.Kimseye güvenmiyorum ama aynı zamanda güvenmek kendimi bırakmak istiyorum…
Bu cümleler 16 yaşında bir genç kızın dilinden dökülen cümlelerdir.İçinde bulunduğu karmaşık ruh halini net bir şekilde ifade etmiştir.

Ergenlik döneminde bu tarz güvensizlik örnekleri sonucunda birey ya atılgan,gösterişe düşkün ve göstermeyi seven veya tam tersi çekingen içine kapanık biri olabilir.
Ayrıca söylenenlere ve yapılanlara son derece alıngan davranışlar göstererek,yükselmeler yaşayabilir.

ERGENLİK DÖNEMİ ANNE-BABA İLİŞKİLERİ
Aile yapısının,ebeveyn tutumlarının kişiliğin gelişimindeki büyük önemi her yerde vurgulanmaktadır.Ailenin ruhsal dinamiği çocuğu da etkilemektedir. Ayrıca her birey bulunduğu ailenin bir yansımasıdır.
Ergenlik dönemine giren birey,yansıması olduğu aileden farklılaşmaya çalışır.Bu çaba,bireyselliğini ispat ve kişiliğini kabul ettirme girişiminden kaynaklanmaktadır.Burada ki en önemli nokta: Ergen bireysellik ararken ve kişiliğini kabul ettirmek için girdiği çatışmalarda,ailesinin desteğine ihtiyaç duyar.Yani asıl olan ergenin ailesinden kopmak  ve özgürlünü ilan etmek istemesi değil,görünen ardında sevgi ve kabule ihtiyacı olduğudur . Bu dönemdeki kavgaların ve çatışmaların sebebi;ergen ve ebeveyn arasındaki kutuplaşmadır. 
Anne ve babaların ergenlik sürecinde evlatlarına güvenmeleri ve onları desteklemelidirler. Kendi kararlarında dayatıcı olmaktansa,fikir ve düşüncelerini konuşabilecekleri ortamları hazırlamalıdırlar.
Ergenin görüş ve düşünceleri hiçbir şekilde alay konusu olmamalıdır.”Sen bu konuları bilmezsin.””Burada büyüklerin konuşuyor.””Bu söylediğin çok saçma.”… vb. cümle kalıpları ergenin sizin tarafınızdan kabul edilemediği ve birey olarak onaylanmadığını ona düşündürtür. Bu doğrultuda ise kendisi kabul edecek, fikirlerini onaylayacak farklı gruplara dahil olabilir.
Anne babalar bu dönemin geçici bir süreç olduğu bilmeli,sabırlı ve anlayışlı davranmalılardır.
Eğer Yetişkin olma adayı olan çocuğunuz ile bu dönemde yaşadığınız problemler varsa bir uzmandan destek almakta hem çocuğunuzun sağlıklı ir yetişkin olması için hem de ailesi ile bağlarının zadelenmemesi, size olan güvenin sarsılmaması için yarar vardır.

8 Ocak 2020 Çarşamba

ÇOCUKLUK ÇAĞI KORKULARINA KARŞI EBEVEYNLER NASIL YAKLAŞILMALIDIR

ÇOCUKLUK ÇAĞI KORKULARINA KARŞI EBEVEYNLER 
NASIL YAKLAŞILMALIDIR?
Çevresini gözlemleyen ve dış dünyanın farkına varan çocuk, zamanla bazı korkular geliştirebilirBirçok ebeveyn bu korkuların normal mi değil mi olduğu noktasında endişeler yaşamakta ve nasıl yaklaşmaları gerektik noktasında çözüm yolu bulamamaktadır. Çünkü çocukluk çağı korkuları her yaş grubuna göre değişmektedir. 
Ayrıca ebeveynlerin vermiş olacağı olumsuz tepkilerve tutumlara maruz kalma (aşağılama, küçük görme, çocuğun korkusunu görmezden gelme gibi…) çocuğun duygusal gelişimini sekteye uğratmaktadır. Bu sebeple anne ve babalar bu korkulara karşılık hassas davranmalıdır. 
Çocukluk çağında sıklıkla karşılaşılan korkular nelerdir?
Mesela bir bebeği değerlendirdiğimizde onun için her şey korkutucu olabilir. Çünkü henüz dış dünya şekillenmemiştir ve belirsizdir. Bu nedenle yüksek ses, yabancı ve alışılmadık bir ortam veya yüz onun için korkutucu olabilir. Ama farkındalık arttıkça korkuların şekli değişmeye başlar
İki üç yaş grubu çocuklarda gürültü, gök gürültüsü,süpürge makinesi gibi yüksek volüme olan sesler onları ürkütebilir. 
Dört beş arası dönemde karanlık, hırsız, polis, canavar korkuları ortaya çıkmaya başlar. 
Altı yaşlarına gelince yeni korkular eklenir ve hayalet,cadı, karanlıktaki yaratıklar, yatağın altından gelen sesler vb. oluşmaya başlar.
Çocuklarda bu korkuların oluşumu tetikleyen farklı durumlar olabilir. Bunları izledikleri çizgi filmler, duydukları hikayeler, akran grubu arasında anlatılanlar, aşırı korumacı ve kollayıcı ebeveyn tutumları, çocuğun her an tehlikedeymiş mesajı veren sözel veya sözel olmayan ifadeler tetikleyebilir
Bu korkuları yenmede ebeveynlere düşen görev nedir ?
Çocuklar var olmayan hayali şeylere karşı kendi dünyalarında yarattıklarından, yoğun korku duyabilirler.Onlara her şeyin yolunda olduğu ve güvende oldukları mesajı verin. Korkularına karşı aşırı ve abartılı tepkiler vererek, bu durumu sizinle paylaşmasına engel olmayın veya içe kapanmasına ortam hazırlamayın.
Sabırla yaklaşın ve bu korkuları yenmesi için çaba gösterin.
Çocuğunuzu korkuların üzerine gitmesi noktasında zorlamayın.
Korktuğu zamanlarda ona sarılın ve yanında olduğunuzu ona hissettirin.
Eğer çözülemeyecek veya ne yapacağınızı bilemediğiniz bir durumla karşılaşırsanız da değerlendirmek üzere mutlaka bir uzmana başvurun. 
UZMAN KLİNİK PSİKOLOG
EDAGÜL DURSUN